Deprem direncli kent mutlu kenttir
Ülkemizde depremlerin tarihi yaklasik 16,3 milyon sene öncesindeki Neo-Tektonik döneme dayanir. Bu tarih önümüzde uzanan gelecegin de habercisidir. Depremleri durdurma gücümüz yok, onlari engelleyemiyoruz ama her depremde binlerce insanimizi topraga verecek kadar aciz miyiz Hayir. 21. yüzyilda depreme bu kadar kurban vermek aciklanabilir bir durum degildir. Cagdas ülkeler, yani bilim toplumlari, bir depremde bu kadar cok insan kaybeden ülkeleri cürümüs toplumlar olarak niteler. Depremden sonra acilan davalarda bu cürümüslügün izleri görülmektedir Müteahhitlerin yaptigi cürük evler, kalite ve malzeme yolsuzlugu, denetim eksikligi...
Alp-Himalaya Dag Kusagi üzerinde yer alan ülkemiz icin deprem gercek bir beka meselesidir. Nesillerimizin bu topraklar üzerinde güvenli, saglikli, ekonomik olarak güclü ve bagimsiz bir yasam sürdürebilmesi icin deprem sorununun bir an önce cözüme kavusturulmasi gerekir. Bu da ancak ve ancak deprem direncli yerlesim alanlari yaratmakla mümkündür.
Beklenen Istanbul depremine karsi devlet-yerel yönetim, sivil toplum ve yurttas ekseninde deprem direncli bir Istanbulu nasil yaratabilecegimizin ana hatlarini aciklayan Prof. Dr. Naci Görürden yerel yönetimler, altyapidan sorumlu kurumlar, yurttaslar ve Istanbula gönül vermis herkes icin bir el kitabi.